Dedem “Divan edebiyatı”nın önemli şairlerinden “Şair Nabi” den esinlenerek ismimi “Nabi” koymuş. Herhalde bu nedenle edebiyatı okumayı, yazmayı hep çok sevdim.
Farklı sektörlerde farklı işler deneyimledim. İnsanlarla sürekli iletişim halinde olmak, seyahat etmek, keşfetmek içsel motivasyonumu hep yükselttiğinden satış alanında çalışmayı tercih ettim. Uluslarası şirketlerde satış sorumluluğundan – alan müdürlüğüne, ticari pazarlamadan – özel müşteriler müdürlüğüne kadar sektörün pek çok farklı alanında farklı sorumluluklarla çalıştım. Profesyonel iş yaşamımı global bir firmanın Türkiye iş geliştirme müdürü olarak tamamladım.
Çocukluğumda evimizin yakınındaki dev bir “Çınar Ağacı” hep dikkatimi çeker; Gölgesine uzandığımda kendimi güvende hisseder, yapraklarının sessiz hışırtısı ile kendi iç dünyamı dinler, gözlerimi kapatıp hayaller kurardım.
Heybetli ve vakur çınar ağacının özelliklerini ise sonradan öğrendim: Bir çınar ağacının gelişmesi için mutlaka temiz bir kaynak suyuna ihtiyaç vardır. Kökleri gider o kaynağı bulur, oradan beslenir ve gelişir. Diğer bir önemli özelliği ise yapraklarından salgıladığı bir öz su sayesinde gölgesinde zararlı otların yetişmesine engel olmasıdır. Bunu öğrendiğim günden bugüne İnsanlara dokunmak, dokunduğum ruhlara bir maya çalmak en büyük tutkum oldu. Bu tutkuyla profesyonel koçluk, eğitmenlik ve danışmanlık yolculuğuna başladım. “Usta’lığın, aslında hiç bir şey bilmediğini bilen bir çıraklık” olduğunu hiç unutmadan “usta” olmak için araştırmaya – öğrenmeye – keşfetmeye çalışıyorum ve keşfettiklerimi “zararlı otların yetişmesine engel olmak için” bireylerin ve kurumların gelişimini, değişimini ve stratejik, sürdürülebilir dönüşümünü desteklemek için çalışıyorum.